Bölüm 2 Kitaba genel bir giriş
Bu kitabın başlığı sayısal olarak kodlanmıştır.
Bilgisayar veya baskı teknolojisinin henüz var olmadığı eski zamanlarda yaşadığınızı ve kitapların elle yazıldığı bir dönemde olduğunuzu hayal edin. İnsanlığın yeryüzündeki iyiliği için çok önemli bir kitap yazıyorsunuz. Kötülüğün taraftarları da, insanlığın hayranı olmadıklarından bu iyi mesajı bozmak için yollar arıyorlar. Üzerinde ondokuz. Üstüne üstlük, siz artık hayatta olmasanız bile, kitabınızın ilerideki kopyalarında yayıncılar tarafından tek bir harfinin bile değiştirilmediğinden emin olmak istiyorsunuz. Bunu nasıl başarabilirsiniz? Eski zamanlarda iletişimin oldukça sınırlı ve bozulmalara açık olduğundan bahsetmiyorum bile.
Bu arada, bu kitabın başlığının kodlamasını şimdiye kadar fark edebilip ve mesajı alabildiniz mi? Eğer henüz fark etmediyseniz, sonra açıklayacağım ya da bir kez daha deneyebilirsiniz! Şimdilik konuya daha alakalı bir teknik örnek ile geri dönelim.
2.1 Teknik kodlama örneği
Bu sorun, bilimdeki telekomünikasyon alanında Error Control Coding yani hata kontrol kodlaması (ECC) ile benzerdir. Temelde, sinyaller verici tarafta tellerle, havayla veya başka herhangi bir ortamda gönderildiğinde, çeşitli kaynaklardan gelen gürültü tarafından doğal olarak bozulurlar. Bu, iletilen sinyalin alıcı tarafta bozuk olarak alınmasına neden olur. Sonuç olarak, orijinal iletilen mesajdan farklı yanlış bir mesaj alınır. ECC, bu belirli sorunla özellikle ilgilenen bir telekomünikasyon alanıdır. Örnek olarak, ECC’nin çok basit bir algoritması olan prite kontrol kodları, bazı iletişim protokollerinde hala kullanılmaktadır. Uygulamasına bir örnek olarak, verici tarafından iki basamaklı ikili sayılar 1 ve 0’ı göndermek istediğimizi varsayalım. Yani gönderilecek mesaj “10”. Bu ondalık on değil, iki ikili tabanda ikili bir ve sıfırdır. Bu mesajı olduğu gibi gönderirsek ve ikili dijitlerden (bitler) biri bozulup iletim sırasında değişirse, alıcı tarafta orijinal “10” mesajı yerine yanlış bir mesaj olarak, mesela, “11” alabiliriz. Verici tarafa mesajın doğru olup olmadığını sormadan, mesajın doğru alınıp alınmadığını bilemeyiz. Çünkü bu, uzaktan iletişimi anlamsız kılacağı için vericiye soramayız. Doğru mesajı doğrudan sorabilecek kabiliyete sahip olsaydık, ilk başta neden mesajı uzaktan gönderelim ki.
ECC bilimi bu sorun için çözümler sunar. Bu sefer, ECC’nin bir algoritmasını kullanalım ve “10” örnek mesajını basit bir çift parite kontrol algoritması ile kodlayalım. Orijinal iki bitlik mesaj “10” yerine, mesajın sonuna bir fazladan basamak ekleyerek “101” olarak kodlayalım. Bu, mesajdaki tüm basamakların toplamını iki yapan, yani başka bir deyişle şimdi 2’nin katı olan çift bir sayı yapar. Eklenen son bit (ikili tabanda), hata oluştuğunda algılamak için eklediğimiz parite bitidir. Böylece, alıcı tarafında, orijinal mesajın her zaman çift-parite kontrol algoritması ile kodlandığını bildiğimiz bir kodlama sistemimiz varsa, vericiye sormadan alıcı tarafta mesajın bozulup bozulmadığını belli bir seviyede anlayabiliriz. Örnek bir hata olayı olarak, diyelim ki mesaj yine bir bit tarafından bozuldu ve orijinal iletilen ve kodlanan mesaj “101” yerine “111” olarak aldık. Alıcı, artık iletişimde bir ECC sistemi olduğu için basamakların toplamını kontrol eder. Toplam 3 ve bu, iletişim sisteminin kodlama kuralına göre her zaman olması gerektiği gibi çift bir mesaj değil. Bu nedenle, kodlanmış iletişimin sistemine dayanarak, alıcı mesajın hata içerdiğini algılar ve bu basit durumda bu mesaja güvenmez ve onu yok sayar. ECC, çok daha karmaşık hataları da düzeltebilen algoritmaları da içeren geniş bir alandır.
Bu basit ECC örneğinde, kuralların bir kümesini tanımlayan bir algoritma gözlemledik ve aynı zamanda eklemleme işlemini de algoritmanın bir parçası olarak gözlemledik. Böyle bir tasarıma sahip iletişim genellikle bir iletişim sistemi olarak adlandırılır.
İlginç bir şekilde, benim de tam olarak ECC alanında doktoram var ve hatta telekomünikasyon alanında kendi ECC algoritmalarımı geliştirdim ve yayınladım (Altay and et.al. 2006a), (Altay and et.al. 2006b), (Altay 2008). Bu nedenle, Kuran metnindeki daha önceki 19 tabanlı kodlama sistemi iddialarını fark ettiğimde, ilk izlenimim her şeyi bilen Tanrı’nın, mesajının her zaman bütün ve değişmeden kaldığından emin olmamız için Kuran’ın metnini ECC’ye benzer bir şekilde kodlamış olabileceğiydi. Bu, özellikle maddeciliğin ve ileri bilimin geliştiği ve bilgi çağındaki insanların her konuda ikna olmak için maddi deliller görmek istediği şu zamanda önemlidir. Kuran’ın metninde pratik olarak test edilebilen bir kodlama sistemi varsa, bu sadece test edilebilir ve tekrarlanabilir gerçekleri onaylamaya alışmış bu zamanın zihinleri için, Allah’ın mesajının önemli bir bilimsel kanıtı olacaktır.
2.2 Kodlamanın Çözülmesi
Yukarıdaki uzun teknik kodlama örneğinden sonra, sorduğum sorunun cevabını henüz bulamayan okuyucular için bu kitabın başlığındaki kodlamayı açıklama zamanı geldi. Kitabımın orijinal başlığı “Reproducible Miracle” başlığının harf sayısı 19’dur ama Türkçe başlığı “6348 Ayette 19 Sistemi” de 19 harfe sahiptir. Bunun bulunabilmesi için, yukarıda bağlam dışı bir cümlede, “Üzerinde ondokuz var” diyerek bir ipucu vermiştim. Herhangi bir başlığın harf sayısı normalde rastgele bir sayı olurdu. Ancak, ben kitapta anahtar sayımı metin içinde benzersiz ve tuhaf bir şekilde de belirttim. Eğer başlıktaki harf sayısı kitapta ipucuyla belirtilen sayıya eşitse, bu tesadüfen meydana gelmesi çok düşük bir ihtimaldir, fakat yazar tarafından böyle tasarlanmış olması çok daha olasıdır. Bu kitabın yazarı olarak size, kitabımın başlığını bilinçli olarak tasarladığımı garanti edebilirim! Eğer kitapta birçok benzer kodlama varsa, bunların kurallı tasarım kalıpları olduğu ve rastgele tesadüfler olmadığı sonucuna kolayca varabilirsiniz.
Aslında, dikkatliyseniz, buraya kadar ki alt bölümlerin başlklarındaki diğer kodlamaları da fark etmiş olabilirsiniz! Ana başlıktaki kodlamadan yaklaşımı öğrendiğiniz için, diğerlerini size bırakıyorum ve burada tekrar açıklamayacağım!
Bu kitabın küçük bir metin bölümündeki 19 ile yapılan bu üç kodlamadan alınacak bir ders, bu üç olayın hemen hemen sadece tasarım ile yapılabilir olması, fakat sıradan bir tesadüfle değil. Bu kitabın yazarı olarak size söylüyorum, her üç başlık da mevcut formlarından farklıydı. Daha uzun ve daha açıklayıcıydılar. Ancak, metin içinde gerçek zamanlı olarak kodlamaları örnekler olarak okurken göstermek istedim. Sonuç olarak, başlıklar farklı formlarda ancak daha uzun temel versiyonlarında aynı anlamlarla sonuçlandı.
Ayrıca, bu kitabın ana başlığı hakkındaki kişisel duygularımı da paylaşmak istiyorum. Mevcut başlıktan yaklaşık iki kat daha uzundu. Sonra, harf sayısını tam olarak 19’a eşleştirmek istedim ve çok kısa bir tane denedim. İlk denememde, mevcut “Reproducible Miracle” başlığını denedim ve tam olarak 19’a uydu. Oldukça şaşırdım ve yine kişisel olarak bu özel başlığın da sıradan bir tesadüf olmadığını ve böyle olması gerektiğini düşündüm. Kendi izlenimim, başlığın olduğu gibi olması gerektiği ve muhtemelen kişisel tercihimin ötesinde olduğu kanaatine beni götürdü ilk denememdeki sonuç. Allah en iyi bilir ve bu sadece konu üzerindeki hissiyatım. Genel olarak bir mucizenin anlamı hakkında konuşurken, sonunda daha ayrıntılı olarak başlığın önemini tartışacağım.
2.3 Değişmeyen Kuran’ın İlgili Ayetleri ve Motivasyon
Bu, sayı 19’a açıkça bir anlam verilemeyen benzersiz bir ayettir.
“Üzerinde on dokuz” (Kuran, 74:30, kuranmeaili.com, Elmalılı H. Yazır).
Bu özel ayet, diğer 6348 ayetten farklı olarak, izole edilmiş bir sayıyı doğrudan belirtir ve bu bağımsız ayette başka hiçbir bilgi vermeden dikkatimizi o sayıya odaklar. Alimler, komşu ayetlere bakarak ve bağlamdan yorumlayarak bu sayının koruyucu meleklerin sayısına atıfta bulunabileceğini düşünüyorlar. Bu doğru olabilir, ama aynı zamanda bu sayının üzerinde olduğu (19) Kuran’ın metninin, Kuran’ın Yazarı tarafından vaat edildiği gibi korunduğunu gösteren deliller sunmak için tasarlanmış korunduğunu gösterme fonksiyonlu bir kodlama sisteminin anahtar sayısı olabileceği de doğru olabilir. Kuran’da, Kuran’ın değişmeden kaldığı ve korunacağı anlaşılan ayetler vardır.
O Zikri (Kitap)ı biz indirdik biz; ve O’nun koruyucusu da elbette biziz! (Kuran, 15:9, kuranmeali.com, S. Ateş)
BU İLAHÎ KELÂM–ki üzerinde hiçbir şüpheye yer yoktur– Allah’a karşı sorumluluklarının bilincinde olanlara bir rehber [olarak indirilmiş]tir, (Kuran, 2:2, kuranmeali.com, M. Esed.)
Ayrıca, kitabın mevcut formunda toplandığı ve düzenlendiği hakkında olabilcek ayetlerden bazıları şunlardır:
Onu çarçabuk okuyacağım diye dilini dolaştrma. (Kuran, 75:16, kuranmeali.com, İ.H. Baltacıoğlu)
Çünkü onu derlemek de, okutmak da Bize düşer. (Kuran, 75:17)
Onun için Biz sana Kur’an’ı nasıl okuyorsak sen de onu öyle oku. (Kuran, 75:18)
Sonra işte apaçık anlatmak Bize düşer. (Kuran, 75:19)
İmdi, hakkı inkara şartlanmış olan kimseler: “Kur’an ona bir bütün olarak bir kerede indirilseydi ya!” diyorlar. Oysa, Biz onu [sana] böyle tutarlı bir bütün oluşturacak şekilde belli bir düzen içinde ağır ağır vahyediyoruz ki onunla senin kalbini pekiştirelim. (Kuran, 25:32, kuranmeali.com, M. Esed)
Bu ayetleri, kitabımın amacını destekleyen bilgiler olarak değerlendiriyorum ve bunları, Kuran’ın metninin, 632’den bu yana son 1387 yılda değişmeden kaldığını gösteren sistemli kod delilleri içeren bir kodlama sistemiyle tasarlanmış olabileceğine işaretler olarak değerlendiriyorum.
Önemli nokta, Kuran’ın Allah tarafından gönderilmiş bir kitap olduğuna zaten inanıp inanmamanıza bakılmaksızın, bilimsel olarak 7. yüzyıla dayanan çok eski bir kitap olduğunun kanıtlanmış olmasıdır. Bu kitapta yukarıda bahsedilen ayetleri okuduğumuzda, metninde bir tasarım olabileceğine dair ipuçlar görebiliriz. Ayrıca, bu eski kitabın metninin tasarımının da benzersiz olduğunu ve metni ve organizasyonu açısından böyle bir kitabın muhtemelen var olmadığını gözlemliyoruz. O zaman, bu eski metinde gerçekten bir 19 tabanlı kodlama sistemi olup olmadığını test etmeye değer. Tam olarak benim yaptığım ve gerçekten metinde 19 tabanlı bir kodlama sistemi olduğuna tanıklık ettiğim şey budur. Tüm kodlamaları ve ilişkili kuralları keşfetmemiş olabilirim, ancak bu sonuca mantıklı bir şekilde varmak için yeterli sayıda kurallı kod delillerini gözlemledim.
2.4 Özet
Bu kitapta, Kuran’ın metnindeki bazı önemli 19 temelli kodlamaların yeniden üretilebilir delillerini sunacağım. Bu kodlamaları kendim hipotezledim, test ettim, keşfettim ve Kuran’ın tam metninin genel bir 19 tabanlı sistemi olarak tanıklık ettim. Kuran metni üzerine yaptığım gözlemlere ve çıkarımlara dayanarak, delil kodlarının kurallarını ve 19’a dayalı bir sistemi, yani 19 Sistemini sunacağım.Tüm şüpheleri gidermek ve kodlar hakkındaki tarihsel ve evrensel gerçekleri ortaya koymak için, her delille birlikte ilgili programlama betiklerini de paylaştım. Bunu, 19 Sistemi kodlarının kolayca yeniden üretilebilir olmasını sağlamak için yaptım. Bunun için, yeniden üretilebilir testler sağlamak amacıyla R programlama dilini (www.r-project.org) kullanacağım. Bu çalışmaya, Müslümanların geçen Ramazan ayında (veya 2019’un başlarında) Kuran metnindeki 19 tabanlı kodlamalar hakkındaki mevcut iddiaları test etme niyetiyle başlamıştım. Sonra, kendi hipotezlerimden bazılarını da denedim ve bunlardan bazıları doğrulandı. Daha sonra daha fazla kod hipotezledim ve daha fazlası doğrulanarak ortaya bu kitap çıktı Bu kitapta yaptığım testler açık kaynaklı bir yazılım temelinde olduğu için, küçük bir programlama deneyimine sahip herkes, bilgisayarlarında benim R programlama kodlarımı basit kopyala yapıştır işlemleriyle analiz edip çalıştırabilir ve bu kitapta sunacağım sonuçları yeniden üretebilir ve tanıklık edebilir. Bu kitapta paylaşacağım kodları analiz edip çalıştıran ve sonuçları test eden herkes, aklen ve kalben gerçeği bilme bilgisine ulaşabilir. Aksi takdirde, Kuran içindeki mevcut kabul edilen 19 tabanlı kodlama vakaları doğru olsa bile, zihinler ve kalpler her zaman şüphe içindedir çünkü okuyucular için test etmeleri neredeyse pratik değildir. Olumsuz önyargıları olanlar için bu durum, gerçeği göz ardı etmeye ve tanıklık etmemeye bahane olabilir. İnanmadan önce test etmek isteyen Müslümanları da iddiaları manuel olarak test etme yükü ile baş başa bırakır, ki bu da onların %99’u için neredeyse pratik değildir. Bu durumun sonucu, evrensel bir gerçek ile insanlık arasında büyük bir engeldir. Ana hedefim, Kuran metninin 19 tabanlı kodlamaları üzerinde yeniden üretilebilir testler sunmak ve gerçeği aklen ve kalben herhangi bir şüphe olmadan bilme bilgisine ulaşmak isteyenlerin testleri kolayca gerçekleştirebilmeleri ve tanıklık edebilmeleri için yazılım materyallerini sağlamaktır. Ayrıca kitabın sonunda, tanıklık edilen 19 Sistemi üzerine mantıklı bir sonuca varabilmemiz için, sunulan delillerin yalnızca tesadüfen gözlemlenme olasılığını da hesapladım.
2.5 Bu Kitabı Nasıl Okumalı ve Değerlendirmeliyiz. Allah En İyi Bilir, Dikkatli Olalım
Bu giriş bölümünü bitirdikten sonra, ana sistem delillerinin sunulduğu bölümlere doğrudan gitmenizi öneririm, bunlar 4 Bölümü ve 5 Bölümüdür. Bu kitapta sunulan 19 Sistemine daha verimli bir şekilde tanıklık etmek için enerjinizi ve motivasyonunuzu etkin kullanmalısınız çünkü sunulan sistem birçok delil kodu içermekte ve hepsini bitirmek zihinsel olarak yorucu olabilir. Bu nedenle, o iki bölümde 19 Sistemi kod delillerine doğrudan tanıklık etmeye başlayacaksınız. O iki bölümü bitirdikten sonra, kalan bölümleri sırayla veya istediğiniz gibi tamamlayabilirsiniz. Bu kitabın çok fazla teknik detay içermesi ve ayrıca gelecekteki referanslar için ek kodlar sunulması nedeniyle bu yönlendirmeyi yapmak istedim. Bu kitabı akademik bir kitap formatında yazmaya çalıştım ve böylece bölümlerin sırası da bu şekilde oldu. Örneğin, bir sonraki bölümde, genel kurallar, R fonksiyonları ve Kuran metin verilerini analiz için hazırlama hakkında bilgiler var. Bunların sonuçlarını, delillerle ilgili bölümlerindeki kullanacağımız için orada olmalıdır ama en son okuyabilirsiniz.
Kurallar sunulan kodlardan daha önemlidir ve gözlemlere ve evrensel olarak en mantıklı olan şeylere dayanarak tanımlamak daha zordur. Belirlenmiş kuralları olmayan bir sistemi kimse iddia edemez. Çünkü kurallar olmadan, iddia edilen sistemin sınırlarını bilemeyiz ve bu sınırlar içindeki olası kod deneme sayısını bilemeyiz. İddia edilen bir sistemin olasılığını, iddia edilen sistem için anlamlı kurallar tanımlandığında ölçebiliriz. Bu kitapta bunu yerine getirmeye çalıştım ve bu, tüm araştırmamın en zor kısmıydı. Bildiğim kadarıyla bu kitap, genel ve anlamlı kuralların tanımlandığı tek 19 Sistemi kitabıdır. Birçok hakemli dergi yayını yazmış bir bilim insanı olarak, bu yönü mümkün olduğunca iyi yerine getirmeye çalıştım. Bu kitabımı ilk 2019’da yayınladım ve başlangıçta tanımladığım kurallarla birlikte birkaç yıl sonra geliştirdim. Son büyük güncellememde, 20 Kasım 2023’te, şimdiye kadar keşfettiğim yeni kodlarla birlikte kuralları mümkün olduğunca genelleştirmeye çalıştım. Öte yandan, bu oldukça zor bir görev ve mükemmel bir iş çıkarmamış olabilirim ve üzerinde geliştirebileceğim bazı alanlar hala olabilir. Bu nedenle, sunduğum delil kodları arasında daha iyi bir kural görüp görmediğinizi görmek için kodları serbestçe düşünün ve değerlendirin. Sunduğum mevcut kuralları mükemmelleştirebilecek, henüz keşfetmediğim yeni kodlar bile bulabilirsiniz. Kısacası, mevcut sistemin tamamını keşfettiğimi iddia etmiyorum, ancak Kuran metni üzerinde keşfettiğim bu mevcut 19 Sistemini mucizevi buluyor ve Kuran metni üzerinde bozulmamış bir kodlama sistemi olduğunu, bilimsel veriler ışığındaki kanaatim sonucu, öne sürüyorum. Bunun sonucunda doğal olarak, Kuran metninin de bozulmadığını öne sürüyorum. Çünkü eğer metin bozulmuş olsaydı, bu kitapta sunduğum 19 Sistemine muhtemelen tanıklık edemezdik.
Ancak, ben sadece ortalama bir Müslümanım ve mutlak gerçeği bilemem. Sadece Allah en iyi bilir ve yalnızca O, bu kitapta keşfettiğim ve sunduğum kodların tümünün ya da bir kısmının ya da hiçbirinin gerçekten Allah tarafından tasarlanıp tasarlanmadığını ya da gözlemlediğimiz her şeyin son derece küçük bir rastlantı sonucu olup olmadığını mutlak bilir. Hata Kontrol Kodlaması (veya Mesaj kodlaması) alanında doktora yapmış bir bilim insanı olarak, sadece potansiyel bir sistemin mevcut kodlarını arayabilir ve gözlemlediğim şey kurallara dayalı bir sistemse kurallarını tanımlamak için elimden geleni yapabilirim ve sonra bu kuralları kullanarak deneme, başarı ve başarısızlık sayısını sayabilirim ve gözlemlediğim şeyin olasılığını ölçebilirim. Genel sistem olasılığı, yani tanıklık edilen sistemin rastgele olma olasılığı, kitabımda görebileceğiniz gibi son derece düşüktür. Kurallar da anlamlı ve oldukça geneldir. Bu nedenle, uzman seviyesinde eğitimli uzman görüşü çıkarımım, Kuran metni üzerinde mucizevi bir 19 Sistemi tasarımı olduğu ve Kuran metninin biz Müslümanların inandığı gibi bozulmadığını gösterdiğidir. Yine de, Tanrı adına yanlış bir şey iddia etmek büyük bir günahtır. Allah’tan korkarım ve tüm iddialarımın sadece gözlemlediğim şeyler üzerine en iyi çıkarımım olduğunu açıkça belirtirim. Sadece Allah en iyi bilir. Sonucum doğru ya da yanlış olabilir. Keşfettiğim ve sunduğum 19 Sistemi tamamen veya kısmen doğru olabilir veya yalnızca rastlantı sonucu da olabilir, çünkü yalnızca tesadüfen gözlemlemek için hala ölçülen son derece küçük bir olasılık vardır. Bu noktayı defalarca vurguluyorum ki, sıradan bir insan veya gençler, benim mutlak bir gerçek iddia ettiğim izlenimine sahip olmasınlar. Okuyucular bu kitabı akademik teknik bir kitap gibi okumalıdır. Bu kitap, benim bakış açımdan mucizevi görünen 19 tabanlı bir kurala dayalı 19 Sistemini öneren 19 tabanlı kodları sunar. Genel 19 Sisteminin bir parçası olarak gördüğüm 19 kodlarını “delil” olarak sunmakla beraber, bazı sadece ilginç bulduklarımı yalnızca “gerçek” olarak sundum ve gerçek olarak sınıflandırdığım ilginç kodları, sunduğum genel 19 Sistemi içinde değerlendirmiyorum. Sonuçlarımda tamamen veya kısmen doğru veya hatta tamamen yanlış olabilirim. Bu nedenle, okuyucular kendi yargılarını yapmalı ve kendi sonuçlarına varmadan önce eleştirel bir şekilde okumalı ve başkalarıyla tartışmalıdır. Ancak, okuyuculara eleştirel okumalarında adil olmalarını da öneririm. Eğer aklınız ve kalbiniz benim gibi Kuran’ın tam metni üzerinde 19 tabanlı mucizevi bir tasarım olduğu sonucuna varırsa, kendi sonucunuza rağmen kibirli olmayıp onu kabul etmelisiniz. Ayrıca, eğer onları benim gibi mucizevi tasarım olarak kabul ederseniz, bunu başka insanlara sunarken de alçakgönüllü ve dikkatli olmalısınız ve onların da özgürce ve eleştirel bir şekilde yargılamalarına ve kendi sonuçlarına varmalarına izin vermelisiniz.
Kitabımın herhangi bir bölümünde veya sosyal medya veya video paylaşımlarımda, bu bölümde tarif ettiğimle çelişen herhangi bir şey yanlışlıkla söylediysem, lütfen görmezden gelin ve bunun yanlışlıkla tarafımdan yapılmış bir hata olduğunu ve bu bölümde bir kez ve herzaman için düzelttiğimi varsayın. Buradaki görüşüm mutlak ve geneldir. Bu nedenle, yayınlarımda böyle bir yanlışlık gözlemlemeniz durumunda, gerekli görürsem düzeltebilmem için bana da bildirmekte özgürsünüz.
Kısacası, Allah en iyi bilir ve tüm iddialarım sadece çıkarımlarımdır ve mutlak gerçeği temsil etmeyebilir. Kuran’da uyarıldığı gibi Tanrı hakkında yanlış bir şey söylemekten korkarım çünkü bu büyük bir günahtır. Ancak, keşfettiklerim sonucunda Kuran metninde 19 tabanlı mucizevi bir sistem olduğu çıkarımımı yazıp paylaşmam gerekiyor. Allah’a sığınırım ve bu kitabı yazarken veya sunarken bir hata yaparsam veya onun adına yanlışlıkla bir şey söylersem affını dilerim. Burada tekrar belirtiyorum ki tüm iddialarım sadece gözlemlerime dayanan çıkarımlarım ve mutlak manada tamamen doğru olduğu iddiası yoktur. Bu kitabı, Kuran metni üzerindeki gözlemler üzerine yapılan akademik bir çalışma olarak okuyun ve kendi sonucunuza varmakta özgür hissedin. Kitapta tanıklık ettiğim şeylerden sonra kendi çıkarımlarımı zaten paylaştım. Bu kitap herhangi bir ilahi kitap gibi değil, bir bilim insanının gözlemlerini ve sonuçlarını paylaşdığı akademik bir kitap olarak ele alınmalıdır.
2.6 19 Tabanlı Bir Sistem Olmadan Kuran’a İnanabilir miyiz?
Elbette, evet. Bu konuyu, kitabın sonundaki tartışma bölümlerinde daha detaylı olarak ele almayı düşünüyorum. Çünkü bu uzun bir tartışma ve bu kitabın ana konusu değil, okuyucuların bu tartışma ile dikkatinin dağılmasını istemiyorum. Bununla birlikte, çoğu Müslüman, Kuran üzerindeki eski meşhur ama sahte 19 sistemi iddialarının yazarlarının, yanlış ve uydurulmuş 19 sistem iddialarına uyması için Kuran’ı manipüle ettiği, 2 ayet attığı için bu konu hakkında olumsuz bir önyargıya sahiptir. Bu kitabın içeriğiyle ilgili çoğu Müslümanın potansiyel olumsuz önyargılarını gidermek için bu noktayı tekrar açıklamak istedim. Bu kitap, yanlış ve uydurulmuş eski 19 sistem iddiası hakkında değil, dünya çapındaki Müslümanların yüzyıllardır okuduğu ve internetten hala erişilebilir olan 6348 ayetlik Arapça Kuran’ın tam metnine dayalı yeni bir iddiadır. Ayrıca, bu kitaptaki tüm delilleri, birkaç basit bilinen dışında, kendim keşfettim. Bu kitapta sunduğum birkaç zaten bilinen delilin kaynağını da zaten onlara değinirken belirttim.
Müslümanlar, Kuran’ın vahyedildiği ve 632 yılında tamamlandığından bu yana, 2019 itibariyle, yaklaşık 1387 yıl önce olduğu gibi bozulmadan ve değişmeden aktarıldığına inanırlar. Buna inanmak için zaten kabul edilebilir nedenleri var. Öncelikle, neredeyse 1.5 milyar Müslümanın aynı Arapça Kuran’a sahip olduklarını ve bunu takip ettiklerini iddia ediyorlar! Buna daha sonra geleceğim çünkü bu, bu bölümde detaylandırılacak başka bir önemli konu. Eğer herhangi bir sıradan Müslümana Arapça Kuran metni kaç tane var diye sorarsanız, her zaman cevap olarak bir tane olduğunu duyarsınız. Bu kitabı yazarken, sıradan bir Müslüman olarak, bunu doğrulamak istedim ve internetten araştırdığımda bazı istisnalar olduğuna dair bazı iddialar gördüm. Sonra, Müslümanların yaklaşık %97’si tarafından kullanılan ortak metinin Hafs mushaf’ın olduğunu ve %3’ünün bazı çok küçük farklılıklar içeren birkaç diğer metin versiyonlarını kullandığını öğrendim. Dr. Shehzad Salem, konu üzerine uzun bir araştırma yapmış ve sadece Hafs mushaf’ın mütevatir olanı (nesilden nesile kitleler tarafından aktarılan) ve her zaman Müslümanlar arasında yaygın olanı olduğu sonucuna varan bir kitap yayınlamıştır. Araştırması, sadece Hafs mushaf’ın tamamen değişmeden kalan versiyon olduğunu ve bu nedenle sadece bir tamamen değişmeden kalan Kuran olduğunu ve bunun neredeyse tüm Müslümanlar tarafından yaygın olarak kullanıldığını sonucuna varıyor. Ben de onun sonucuyla hemfikirim ve benim analizim de zaten Hafs mushaf’ta yapılmıştır. Ortalama bir Müslüman olarak, bu tür iddialardan bile haberdar değildim, ta ki konu hakkında bilinçli bir araştırma yapana kadar. Bu nedenle, neredeyse tüm Müslümanların aynı Arapça Kuran’a sahip olması önemli bir delildir. Çünkü, yüzlerce yıllık tarih boyunca bazı değişiklikler olsaydı, şimdiye kadar dünya çapında yayılmış olurlardı ve farklı milletler ve topluluklar arasında hala neredeyse %97’si aynı orijinal Arapça metni kullanıyor olmazdık.
Kuran’ın bozulmadan ve değişmeden günümüze ulaştığına ve korunduğuna inanmanın ikinci nedeni, Hafız geleneğidir. Herhangi bir Müslüman ülkeye gittiğinizde, Hafız olarak adlandırılan binlerce insan göreceksiniz. Hafız unvanı, tüm Kuran’ı Arapça olarak ezberleyen kişilere verilir. Arapça konuşmasalar bile, tüm Kuran’ı ezberleyebilir ve tam olarak okuyabilirler. Tüm Müslüman ülkeleri göz önünde bulundurduğumuzda, günümüz teknoloji çağında bile on binlerce Hafız insanın var olduğu söylenebilir. Tarihi kaynaklar, bu geleneğin Muhammed nebi zamanına kadar uzandığını belirtir. Dünyada eski zamanlardan şimdiye kadar belki binlerce din olmuştur, ancak günümüzde ve öncesinde dünyada on binlerce insan tarafından tam ve kesin olarak ezberlenmiş tek bir kitap vardır. Bu maddi gerçeği, Müslümanların Kuran metninin bozulmadan ve değişmeden kaldığına dair inancını destekleyen ikinci bir delil olarak görüyorum.
Ayrıca, yedinci yüzyıl sonlarına tarihlenen çok eski Kuran el yazmaları ve hatta Muhammed nebi zamanına bile radyokarbon metoduyla tarihlendirilmiş bazı Kuran parşömenleri de bulunmaktadır, örneğin Birmingham Kuran el yazması gibi. İnternetten araştırarak bunlar hakkında daha fazla bilgi edinilebilir. Bu konuya fazla detaylı girmeyeceğim çünkü bu, başka uzun ve uzman seviyesi bilimsel bir tartışma gerektirir.
Kuran’ın değişmediğine inanmanın dördüncü delili ise içeriğidir. Kuran’ın içeriğini okuyan biri kendi kararını verebilir ama kişisel yargıma göre, içeriği, onun Tanrı’dan gelen bir kitap olduğunun en iyi kanıtıdır. Hayatımın ve etrafımdaki her şeyin anlamı için cevaplar bulduğumda kalbim sakinleşir, huzur ve sukünet bulur. Bu anlamların Allah’ın sözü olduğuna ikna olduktan sonra, Kuran’ın korunacağına ve onda şüphe olmadığına dair ayetler de vardır.
Peki o zaman, 19 tabanlı bir kodlama neden önemli olabilir? Yukarıdaki noktalar, zaten Müslüman olarak yetiştirilmiş sıradan Müslümanlar için daha ikna edici olabilir. Yukarıdaki tüm noktaları kabul etmeleri daha kolay olabilir, ancak özellikle Kuran’ı okuyan gayrimüslim okuyucular için yeterli görünmeyebilir. O dönemin insanları tarafından tasarlanamayacak bir 19 tabanlı Kuran metni kodlama sistemi, Kuran metninin 632’deki vahyin tamamlanmasından bu yana bozulmadan ve değişmeden kaldığını gösterir ve şüpheleri olan insanları ikna etmeye yardımcı olabilir. Ayrıca, zaten Kuran’a inanan Müslümanların inançlarını (“iman” Arapça) artırmak için bir işlevi de vardır, çünkü sahip olunan bilgiye bağlı olarak inanç seviyeleri vardır. 19 sayısının ayetinden sonraki ayet, kanaatimce, 19 Sisteminin işlevini en iyi şekilde açıklıyor.
74:30 Üzerinde on dokuz. (kuranmeali.com, Elmalılı H. Yazır)
74:31 Biz o ateşin muhafızlarını hep melekler yaptık. Bunların sayılarını da ancak kâfirler için bir imtihan kıldık ki, kendilerine kitap verilenler kesin bilgi edinsinler, iman edenlerin de imanı artsın. Kendilerine kitap verilenler ve müminler şüpheye düşmesinler. Kalplerinde hastalık bulunanlarla kâfirler de: “Allah bu misalle ne demek istedi?” desinler. İşte böyle, Allah dilediğini şaşırtır, dilediğini de yola getirir. Rabbinin ordularını ancak Rabbin bilir. Bu, insanlar için uyarıdan başka bir şey değildir.